Ne Kahpe Eylül'leri Unuttuk Nede Aziz Şehitlerimizi...
Kim diyebilir ki onlar öldü, kim diyebilirki onlar yok, unuturmuyuz sandı gafiller sizleri. Unutmaz Ahmed YESEVİ'nin Alperen'leri. Geçsede zaman, değişsede küçük dünya, kalıcı ve gerçek olan bir şey var. Anadolu'nun bin yıllık Alperen'lerinin, göğsündeki iman ateşi, evet bu ateş hiç sömeyecek. Şunu bilsin ki tüm dünya bir can veririz, bin canla geliriz. Hak Yolunun yılmaz bekçileri rahat uyuyun siz, ÇÜNKÜ BİZ NE KAHPE EYLÜL'LERİ UNUTTUK, NEDE AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ...
İsimlerini sayamadığımız tüm şehitlerimizin makamı Efendimiz (S.A.V)'in yanında olsun.
SİZLERİ RAHMETLE ANIYORUZ
İŞTE SADECE NİSAN AYINDA CAN VEREN SERDENGEÇTİLER
Abdullah özçelik 14.04.1980 Fatsa
Adnan Baydilli 26.04.1979 Elaziğ
Ahmet Bölükbaşi 07.04.1980 Istanbul
Ahmet Güzelsoy 21.04.1980 Ankara
Ahmet Ilker 25.04.1980 Hatay
Alaattin ünlüsoy 24.04.1980 Ankara
Ali Akkaya 05.04.1980 Ankara
Ali Aras 22.04.1978 Iğdir
Ali Avşar 10.04.1977 Osmaniye
Ali çiftçi 20.04.1978 Kayseri
Ali Ihsan şivgin 03.04.1980 Kayseri
Ali Köleoğlu 28.04.1980 Uşak
Ali Saip şahan 09.04.1980 Istanbul
Ali şahin .....04.1980 Istanbul
Ali Ulvi Ağiç 04.04.1980 Urfa
Alper Tunga Uygun 13.04.1979 Istanbul
Avni Değirmenci 30.04.1979 Istanbul
Aytekin Güner 22.04.1980 Ankara
Baki Ayhan 19.04.1979 Ankara
Bahattin Kaplan 27.04.1980 Ankara
Burhan Alkoç 27.04.1979 Ankara
Burhan Kaya Mutlu 09.04.1980 Istanbul
Bünyamin Aygün 23.04.1979 Istanbul
Canip Kuşçu 16.04.1979 Bursa
Cemalettin Gümülceli 29.04.1979 Manisa
Cemil Cucuk 30.04.1979 G.antep
Cemil Kiliçarslan 08.04.1980 Ağri
Cengiz Baktemur 02.04.1982 Malatya
Cevdet çalişkan 30.04.1979 Istanbul
Cuma şahin 21.04.1980 G.antep
Dursun Aslan 20.04.1980 Samsun
Ejder çilgin 22.04.1980 Urfa
Emin Kiliçarslan 07.04.1980 Ağri
Emin Türker 04.04.1980 Giresun
Enver Irim 03.04.1980
Erdoğan Ulusu 11.04.1980 G.antep
Erhan Tekel 18.04.1978 Istanbul
Erol Selçuk 30.04.1979 Samsun
Ertuğrul Nazli 17.04.1980 Hatay
Etem ütük 11.04.1980 Mersin
Fahri Erden 17.04.1978 Uşak
Faruk Ferah 05.04.1980 Eskişehir
Fatih Koyuncu 12.04.1976 Ankara
Fehim Erişti 18.04.1979 Rize
Fevzi Bayram 28.04.1980 Samsun
Fikret Yağci 08.04.1980 Ankara
Fahrettin Yücesan 24.04.1980 Ankara
Faruk Ferah 05.04.1980 Eskişehir
Fatih Koyuncu 12.04.1976 Ankara
Fehim Erişti 18.04.1979 Rize
Fevzi Bayram 28.04.1980 Samsun
Fikret Yağci 08.04.1980 Ankara
Habip Dinçer 22.04.1980 Tunceli
Haci Sitem Ince 26.04.1979 Urfa
Hakki Yüksel 07.04.1979 Adana
Halil Ibrahim Güner 20.04.1979 G.antep
Halil Ibrahim Yalinalp 24.04.1980 Tokat
Halil Yildiz şenkol 03.04.1980 Istanbul
Haluk Yüksel 08.04.1979
Hamdi özbek 27.04.1980 D.bakir
Hamid Fendoğlu 17.04.1978 Malatya
Hanife Fenoğlu 17.04.1978 Malatya
Hanifi Benzer 27.04.1978 Ankara
Harun Yanartaş 03.04.1980 Istanbul
Hasan Aydoğan 08.04.1979 Ankara
Hasan Bülbül 21.04.1976 Mersin
Hasan Karaçuha 17.04.1979 Ankara
Hatice özbek 27.04.1980 D.bakir
Hüseyin Akbulut 12.04.1980 Ankara
Hüseyin Eski 24.04.1980 Samsun
Hüseyin Yildirim 20.04.1979 Kars
Hüsnü Kozan 19.04.1977 G.antep
Ibrahim Ok 02.04.1971 Mersin
Ibrahim Tay 14.04.1978 Malatya
Ibrahim Ulus 20.04.1979 Istanbul
Kadem Atmaca 07.04.1980 Istanbul
Kazim Memili 03.04.1980 Istanbul
Kazim Turhan 23.04.1978 Balikesir
Kemal Köse 26.04.1980 Istanbul
Kemal Yüzgül 16.04.1978 Muş
Mahir Körükçü 15.04.1980 Nevşehir
Mahmut Baysal 24.04.1978 Urfa
Meftun Küpeli 03.04.1980 Istanbul
Mehmet Aktaş 24.04.1980 Ankara
Mehmet Ali çilesiz 04.04.1980 Malatya
Mehmet Canitez 05.04.1980 Izmir
Mehmet Korkmaz 13.04.1980 Kayseri
Kürşat Fendoğlu 17.04.1978 Malatya
Mehmet Salih Düzyol 22.04.1980 Urfa
Mehmet şenol 12.04.1980 Ankara
Muharrem Göktürk 15.04.1980 Izmir
Muhsin Tokat 18.04.1980 Ordu
Mustafa Berçin 30.04.1979 Adana
Mustafa çelik 20.04.1979 Ordu
Mustafa Gençal 08.04.1980 Istanbul
Mustafa Kemal şahin 05.04.1979 Osmaniye
Mustafa Maraşlioğlu 26.04.1977 Kayseri
Mustafa şahin 15.04.1980 Ankara
Mustafa şahin 05.04.1980 Istanbul
Münir Kaya 09.04.1980 Istanbul
Müslüm Bingöl 22.04.1980 Urfa
Müslüm Soner 29.04.1979 Adana
Naci ünal 02.04.1980 Ankara
Naim Yildirim 04.04.1979 Samsun
Necati Akkiliç 03.04.1980 Istanbul
Necdet Dumanay 03.04.1975 Ankara
Necip Kural 14.04.1980 Istanbul
Necmettin ünal 02.04.1980 Istanbul
Necmettin Yildiz 12.04.1980 Ankara
Nevzat ülker 24.04.1977 Trabzon
Niyazi Balci 24.04.1980 Istanbul
Rahmi Atalay Dedavi 18.04.1979 Izmir
Rahmi Aktaş 15.04.1979 Bolu
Ramazan Ari 22.04.1980 Ankara
Ramazan şahin .....04.1980 ..................
Ramazan Yeşilyayla 04.04.1975 Burdur
Recai Limon 08.04.1980 Amasya
Recai Saka 29.04.1980 Istanbul
Recep şen 02.04.1980 Istanbul
Reşat Atalay 16.04.1979 Izmir
Reşat Kiliç 10.04.1979 Amasya
Sabri Taşdemir 08.04.1978 Ankara
Sabriye Atmaca 07.04.1980 Istanbul
Salim Sak 01.04.1980 Ankara
Sedat Hacioğlu 23.04.1980 Trabzon
şaban Bozkurt 17.04.1977 Aydin
şaban çevik 06.04.1979 çankiri
şerif çorbacioğlu 08.04.1977 Istanbul
şerif Neidim 19.04.1978 Istanbul
şükrü Bölükbaşi 07.04.1980 Istanbul
Tahir Kökçü 18.04.1978 Malatya
Tahsin Keskiner 24.04.1980 Ankara
Turan Ibrim 29.04.1980 Izmir
Turgay Dumanli 30.04.1979 Istanbul
Vedat Gökdemir 14.04.1978 Malatya
Yaşar Uytun 02.04.1979 Tunceli
Yusuf Akyildiz 27.04.1979 Ankara
Yusuf Aydin 01.04.1980 Istanbul
Yusuf çam 08.04.1979 Malatya
Yusuf çobanoğlu 09.04.1980 Istanbul
Zekeriya Gülaz 15.04.1978 G.antep
Zeki Memili 03.04.1980 Istanbul
SAYGI VE MUHABBETLE
İstanbul'dan Pekin'e Anlamlı Mesaj
Olimpiyat meşalesinin İstanbul Koşusunda, Çin Halk Cumhuriyeti’nin, Doğu Türkistan'da uyguladığı politikaları protesto etmek isteyen, İstanbul Alperen Ocakları İl Başkanı Mustafa KAYATUZU ve İstanbul Alperen Ocakları'na mensup 13 dava arkadaşımız İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alındılar..
Demokrasiyle yönetilen ülkemizde, Müslüman Türk evlatları sivil inisiyatiflerini kullanamayacaklar mı? Doğu Türkistan'da ki soydaşlarımızın maruz kaldığı bu zulme, daha ne kadar göz yumacağız? Yapılan bu gözaltılardan duyduğumuz üzüntüyü dile getirir ve birdaha buna benzer olayların yaşanmamasını temenni ederiz.
SAYGI VE MUHABBETLE
ALPEREN OCAKLARI GENEL MERKEZİ
03.04.2008. 18:11
Samsun: Türk İslam Ülküsü Sohbetleri Devam Ediyor
Samsun Alperen Ocakları tarafından her hafta düzenlenen Türk İslam Ülküsü Sohbetleri devam ediyor... Her geçen hafta yeni katılımlarla devam eden sohbetlere katılanlar hem tartışma kültürlerini geliştiriyor hem de bilgi hazinelerini zenginleştiriyor.
"Yirminci asrın, bu son çeyreğinde, bütün İslam dünyasında, bir "uyanış" ve "diriliş" hamlesinin mevcudiyetinden söz edilmektedir. Gerçekten de Eritre'den, Amerika kıtasındaki zenci müslümanlara kadar, bütün İslam dünyasında bir "kaynaşma", bir "hareket" görülmektedir. Ancak, gerçekten bu, bir "uyanma" ve "dirilme" hareketi midir, yoksa bir "çözülme" ve "yıkılma" mıdır?
Biz, birinci "tezi" kabil-i münakaşa bulmakla birlikte, maalesef İslam dünyasındaki gelişmeleri, hiçte hayra yormuyoruz. Bize göre, son bir asır, İslam dünyası bakımından, kelimenin tam manası ile felaket olmuştur. Bilhassa, Osmanlı-Türk Devleti'nin yıkılmasından sonra, İslam dünyası, "kara" ve "kızıl" emperyalizmin mutlak boyunduruğuna girmiştir.
......
Acı duyarak belirtelim ki, biz, İslam dünyasında bir "uyanış" ve "diriliş"ten çok, bir "çözülme ve "yıkılma" görüyoruz. Allah'ın bir lütfu olarak İslam dünyasına verilen "petrol" bile onlar için bir handikap olmuş; bu muhteşem koz bile, liyakatsiz ve ehliyetsiz kadrolar yüzünden kullanılmaz olmuş; "kara" ve "kızıl" emperyalizmin iştiha ve ceberrutunun daha da şiddetlenmesine vesile olmuştur. Biz, şu veya bu İslam ülkesinde -mevcut kuvvet dengesinin ataletinden faydalanılarak- yükselebilen "seslere" ve "kıpırdanışlara" uyanma ve dirilme diyemiyoruz... Bu gidişe uyanma ve dirilme değil, ancak çözülme ve yıkılma adı verilebilir.
13.04.2008. 19:09
İzmir:Afganistan'a Bir G-3 Mermisi Dahi Gitmesin
Sevgili Gönüldaşlarımız, Hemşehrilerimiz ,Kıymetli Basın Mensupları.
Irak'ta Kudurmuş Haçlı-Siyonist saldırıları devam ediyor. ABD'nin Irak'a işgalinden bu güne kadar geçen sürede can kaybı hiç bitmek bilmedi ve bilmeyecek gibi.
Birilerinin hala, müttefikimiz dedikleri, stratejik ortağımız dedikleri Amerika, İsrail ve AB öncülüğündeki Haçlı-Siyonist işgal orduları, müslüman öldürmeye devam etmekte ve bununla yetinmeyip İslamın, inancın sembolü olan asırlık Camii'lerimizi yerle bir etmektedirler. Soysuz ve şerefsiz katillerin kahkaha sesleri yıkılan minarelerin yükselen toz bulutlarının arasına karışıyor. Halbuki İslam ordularının fethettiği topraklarda 1 tane kilisenin yıkıldığına tarihi kaynaklar yer vermez. Hatta fitne yuvası olan Fener Rum Patrikhanesi dahi yıkılmamıştır. Doğu illerimizde halen daha Ermeni ve Süryani kiliseleri varlığını sürdürmektedir. Bizim inancımız yıkmak yerine kendi inancımıza göre yeniden şekillendirmeye yada fethedilen topraklarda gayri müslimlerin ihtiyacı varsa fetihten önceki durumunu aynen muhafaza edip faaliyetlerine devam etmesine imkan tanımıştır.O yüzden Selçuklu, Osmanlı ve Genç Türkiye Cumhuriyeti topraklarında tarihi kilise ve havraların mevcudiyeti devam etmiştir.
Medyamız yıllardır müslüman Türk milletinin zihnini diyalog, hoşgörü safsatası ile meşgul edip kanallarında ve gazetelerinde papaz, kilise ve ıstavrozu şirin gösterip gayri müslimlerin hassasiyetine ehhemmiyet verirken geçtiğimiz haftalarda video görüntüleri yayınlanan Irak da vurulan tarihi minareleri katledilen çocukları, kadınları, yaşlıları aynı hassasiyette değerlendirmeye almamak gayreti içindeler. Bir Camii de yazan Maide suresinin ayetlerine dahi tahammül edemeyip o ayeti yazan din görevlisi hakkında linç girişiminde bulunmak aymazlığını ileriye götürenler dahi oldu. İstiklal Marşımızdaki Ezan ve dini telkinlere tahammül edemeyen bu ülkenin bu milletin parasıyla görev yapıp emekli olmuş edepsiz bir zihniyet kinini kusar oldu. Her vicdan sahibini elim acılara, tarifsiz gözyaşlarına garkedecek bir tablo.
Irak'ın Beş seneyi dolduran bu insan ve tahrik katliamı dünyanın gözü önünde devam etmektedir. Irak'ta binbir acı içinde şahit olduğumuz devrilen her minarede, kan gölüne çevrilen her hanede, Irak semalarında ölüm kusan haçlı füzeleri uçarken, Mardin'de boynunda haç asılan papazlara barış güvercini uçurtulmasının ne kadar doğru olduğunu kamu oyunun taktirine bırakıyorum.
Amerikan askerleri kana, zulme, işkenceye doymadılar Irak'lılar yıllardır cehennem hayatı yaşadılar. Şimdi yüzbinlerce insanın yarı aç olduğu, temiz içme suyundan mahrum olduğu dile getiriliyor. Her fırsatta insan haklarından, demokrasiden dem vuranlar, tarihi eserler insanlığın ortak mirasıdır diyenler, Anadolu'nun herhangi bir köşesinde bir yarım kilise duvarı keşfedip orada tadilat yapmak için fon üstüne fon ayıranlar Irak'taki katliam karşısında suskunluklarını koruyabiliyorlar.
Bu olaylar Amerikan özgürlüğünün sömürge tipi özgürlük olduğunu bir kere daha gözler önüne seriyor. Amerikan yerlilerine yapılanlar, siyah ırkın köleleştirilmesi, Japonya'ya atom bombası atılması ve son olarak Irak'ta yaşananlar Küfür milletinin özgürlük anlayışı için bizlere önemli tavsiyeler sunuyor. Ülkemizdeki Amerikan işbirlikçilerinin de anlayışları bundan farklı değil. Kısaca heva ve heveslerini ilah edinenler bunu bir de özgürlük maskesiyle gizlemeye çalışıyorlar. Gerçek olan ise onların tuttukları yol bakımından hayvanlardan bile aşağıda olduklarıdır. Sözde demokrasi adına müslümanların Camii'lerini vuracak kadar soysuz bir zihniyetin affedilebilir tarafı yoktur.
Bizler devam etmekte olan katliam sürecinde ne yaptık? Bazılarımız için Irak'taki işgalin, dökülen kanın, gözyaşının, tecavüzün, işkencenin fazla bir önemi yoktu; dua bile etmedik işgalin bir an önce bitmesi için, kendi günlük işlerimizle oyalandık. Diğer bazılarımız hem insanlık adına, hem de mümin kardeşlerimiz oldukları için gerçekten üzüldük. Dualarımızda onları unutmadık, yardım edememenin üzüntüsünü yaşadık. Bir süre sonra baktık ki hiç birşey değişmiyor, bizimde duygularımız sanki nasır bağladı. Irak'lılar sanki bu acıya alışmak zorundaydılar; çünkü onlar Irak'lıydı.Nede olsa bize öğretildiği gibi hain Araplardı. İşte biz bu duyarsızlığa eriştik, eriştirdiler bizi. Amerika'nın bu gidişine kimse dur diyemedi. Biz bile Amerikan uçaklarına hava sahamızı açtık. Irak'ın sözde kitle imha silahlarına el koymak ve Irak'a demokrasi getirmek bahanesiyle beş yıldır devam eden savaşta bir milyondan fazla insan yaşamını yitirdi. Binlercesi sakat kaldı, binlerce çocuk öksüz ve yetim...
Irak'ta yıkılan minareler ve Camiiler için batı aleminden bir tepki beklemek aslında garip olur; çünkü onlar bu işin tarafıdır. Onlar haçlı seferinin bir gereği olarak ya bizzat kurşunluyorlar yada kurşunlayanları alkışlıyorlar. Üzerine ölü toprağı serpilmiş olan Türk İslam dünyasının sessizliğine hayretler içerisinde tanık oluyoruz. Bizler bu günden sonra bu olaylara tanık olarak değil bizzat karşı olup tavrımızı koyuyoruz. Dinler arası diyolog safsatası ile uyuşturulmuş müslümanların hissizliğine haçlı katliamı karşısındaki teslimiyetçi tavrını esefle kınıyoruz.
Devlet yetkililerinden isteğimiz Afganistan'a değil Mehmetçiğin gitmesi, MKE ye ait bir G3 mermisinin dahi gönderilmemesidir. Iraktaki Türkmenlerin durumu düzeltilmeden, kollanan terör ve teröristler temizlenmeden, İşgalci haysiyetsizlerin yaptıkları cezasız kalmadan hiçbir görüşme için masaya oturulmamısıdır.
Birtakım dinazorların milletin iradesine ipotek koymak istemesine, milleti yok sayan 3-5 tane menfaatperest beslemenin bu ülkede biz ne istersek o olur zırvalarıyla misyonerlik yapıp bunun için her türlü kirli tezgahı kullanmayı kendilerine mübah sayan, Siyonist ve enangelist takımın isteği doğrultusunda göbek çalkamayı adet haline getiren güruh için, bu gerginliğin sebebi aktörlerine Alperenlerin lideri Sayın Muhsin YAZICIOĞLU'nun 28 Şubat sürecinde tarihi nutkuyla son vermek istiyorum.
"TÜRKİYE İRAN olmaz; CEZAYİR de olmaz; Ama SURİYE yapılmasına da biz müsaade etmeyeceğiz!!!"
Yüce ALLAH'a emanet olunuz.
Alperen Ocakları İzmir İl Temsilcisi
Ercan SEYHAN
Alperen Ocakları Genel Merkezi Gündeme İlişkin Açıklama
Geçtiğimiz gün Sakarya'da yaşanan ve bazı basın-yayın organlarında maksatlı bir şekilde işlenen talihsiz olaylar, kamuoyunu ve bizleri endişeye sevk etmiştir. Bazı basın-yayın organlarının değer yargıları ve milli hassasiyetleri sağlam çevrelere karşı sürdürdüğü menfi tutum artık bıkkınlık vermektedir ve tabiri caizse bu tutumlar provokasyonun en yüksek seviyesidir.
Siyaseti terörle paralel yürütme eğiliminde olan bir partinin, Sakarya gibi sempatizan bakımından, seçmen bakımından, söz konusu partinin hedeflerini gerçekleştirme bakımından hiçbir potansiyeli olmayan; aksine terör örgütüne karşı tavizsiz tutumu ile bilinen, üstelik üç gün evvel şehit vermiş bir şehirde "Gençlik Şöleni" tertip etmeleri çok düşündürücüdür.
Bu başlı başına açık bir provokasyondur. Farklı şehirlerden gelen örgüt sempatizanları, DTP Urfa milletvekili, teröristbaşı posterleri ve örgüt flamaları eşliğinde Sakarya'da gerçekleştirilen bu tahrikçi eylemine karşı, arkadaşlarımız bir sivil toplum kuruluşunun en tabii demokratik hakkını kullanmış; İstiklal Marşımızı okuyup basın açıklaması yapmış ve hiçbir saldırganlığa mahal vermeden düğün salonunun önünü terk etmiştir.
Arkadaşlarımız orayı terk ettikten sonra, hiçbir ilgileri olmadığı halde düğün salonu önünde yaşananlardan Alperenleri sorumlu tutmak en hafif tabir ile insafsızlıktır.
Son zamanlarda bir etnik çatışma ortamının tetiklenmeye çalışıldığı ülkemizde, milli ve manevi duyarlılıkları yüksek olan gençlerimiz bu oyunlara düşmemelidir. Zaten gerek sahip olduğumuz fikriyat, gerekse bizatihi arkadaşlarımızın kendisi, etnik çatışma ihtimallerine imkan vermemektedir. Sakarya'da söz konusu olaylarda bazı basın-yayın organları tarafından suçlanan arkadaşlarımızdan, Alperen Ocakları sorumlusu arkadaşımız Abhaz kökenli, yardımcısı ise Kürt kökenlidir.
Terör örgütüne karşı tutumumuz ile Kürt kökenli kardeşlerimize karşı sevgimiz tam anlamıyla ters orantılıdır. Ne etnik milliyetçiliği reddeden fikriyatımız, ne de farklı etnik kökenlerden gelen arkadaşlarımız bu kurgulanan etnik çatışmaya müsaade edecek durumdadır. Dolayısıyla birilerinin her toplumsal olayda Alperenleri suçlaması ve bu suçlamaların içini de etnik şovenizm ile doldurmaları hem yanlış, hem çirkindir.
Söz konusu haberin altında imzası olan muhabir ile yaptığımız görüşmede de kendisi "bu haberi bu şekilde yazmadığı, kendi haberinin gazete tarafından saptırıldığı ve dava açılması halinde de ifadesine başvurulabileceği" şeklinde bir izahat yapmış ve kendi adına özür dilemiştir.
Bazı basın-yayın organlarının bu ayıbı temizlemeleri beklenmektedir. Aksi taktirde suçlanan arkadaşlarımızın hukuki süreci başlatacağı bilinmelidir. Artık bıkkınlık veren çirkin suçlamalara karşı en doğru kararlar hiç şüphesiz mahkeme-i kübrada verilecektir.
Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur
Alperen Ocakları Genel Merkezi